8 Yaşındaki danışanım elinde sihirli bir değnek olsa, anne-babasıyla daha çok vakit geçirmek istediğini söylemişti.
Ailesi bana geldiğinde kaygı düzeyleri çok yüksekti. Çünkü; çocukları arkadaşlarının eşyalarını izinsiz alıyor ve yalan söylüyordu. Bu davranışının altında, yetersizlik ve değersizlik duygusu yatıyordu. Anne-babasının çok vakti olmadığı için evde onunla ilgilenemiyorlardı. Onun da evde tek zevk aldığı faaliyet bilgisayar oyunlarıydı.
Ders çalışma motivasyonu düşük olduğu için, akademik başarısı da düşüktü.
Okulda arkadaşları arasında da dışlanıyordu. O da dikkat çekmek için arkadaşlarının eşyalarını alıyordu. Öfkeliydi; çünkü onu kimse fark etmiyordu.
Çocukluk yıllarında hissedilen en yıkıcı duygu; yetersizlik ve değersizlik duygusudur. Yaşımız kaç olursa olsun, değerli olduğumuzu hissetmek bir ihtiyaçtır. Kişilik gelişiminde, yeterlilik ve değerlilik duygusu, benlik saygımızın gelişimini destekler. Çocukların en önemli gelişim alanı duygusal gelişimdir. Duygusal gelişimi desteklemek, anne-babanın en temel görevidir. Bunun için çocukla zaman geçirmek, duygusal ihtiyaçlarını fark etmek, sohbet etmek gereklidir.
Çocuğun duygusal ihtiyaçlarına yatırım yapmak; çocuğun hem akademik anlamda hem de hayatta başarılı olmasını sağlar.