Bugün yorgun, tükenmiş bir anne ile seans yaptım. Kendini çocuğuna adamıştı. Öyle ki, çocuğu 10 yaşında olmasına rağmen okulda yemek yemediği için okula yemek götürüyordu. Sadece çocuğu ile vakit geçiriyordu. Çocuğu, diğer çocuklarla oynamak istemediği için parkta kendi oynamıştı. Gece korkuları olduğu için birlikte uyumuşlardı. Kendisinden başkasına güvenemediği için yanından hiç ayırmamıştı. Hatta çalışmayı bırakmıştı. Çünkü çocuğuna tam zamanlı bakması gerektiğine inanıyordu.
Bu kadar özveriyle büyütülen bir çocuk nasıl diye merak ediyorsunuz değil mi?
Mükemmel Anneden Mükemmel Çocuk Yetişmez!
Sadece evde olmak isteyen, arkadaş edinemeyen, derste bildiği halde parmak kaldıramayan, tek başına uyuyamayan, sadece annesinin pişirdiği yemeği yiyebildiği için okulda aç kalan bir çocuk yetiştirmiştir.
Ne yazık ki anneye bağımlı, kaygıları olan, özgüveni eksik, asosyal bir çocuk yetiştirmiştir.
Anne baba olduğumuzda, birey olduğumuzu, eş olduğumuzu unutuyoruz değil mi? Bu annenin söylediği bir cümle beni çok etkiledi: “çok mutsuzum, hiçbir şeyden keyif almıyorum çünkü ÜRETMİYORUM. Bir kitap okuyorum kimseye anlatmıyorum. Yeni bir şey öğreniyorum kimseye öğretmiyorum. ÜRETMİYORUM kendim için bir şey yapmıyorum.”
Sevgili anne babalar lütfen kendi yaşamınıza değer katacak deneyimler kazanın. Hayatı yaşayın, dolu dolu yaşayın ki çocuğunuz da hayatın yaşamaya değer olduğunu öğrensin.